Çin anakarasında kripto para ticareti ve madenciliği yasaklanmış olsa da, yerel yönetimlerin el konulan kripto varlıkları satmaya devam ettiği ortaya çıktı. Ekonomik yavaşlamanın etkisiyle artan bütçe baskısı, yerel hükümetleri kripto satışlarına yönlendirirken, bu uygulama yasal ve etik tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Reuters’ın aktardığı bilgilere göre, el konulan dijital varlıkların satışı, doğrudan hükümet organları tarafından değil, yerel teknoloji şirketleri aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Örneğin, Shenzhen merkezli Jiafenxiang isimli şirket, 2018 yılından bu yana Jiangsu eyaletindeki bazı şehirler adına yaklaşık 3 milyar yuan (yaklaşık 408 milyon dolar) değerinde kripto varlığı offshore piyasalarda satışa çıkardı.
Bu tür işlemler, kripto ticareti teknik olarak yasak olsa da, hükümetin yetkilendirdiği özel şirketler aracılığıyla gerçekleştirilmesi nedeniyle “yasal” kabul ediliyor. Ancak, bu durum hem şeffaflık eksikliği hem de yolsuzluk riskleri nedeniyle ciddi eleştirilere maruz kalıyor.
Öte yandan, Çin hükümetinin bu ikircikli tavrı dikkat çekiyor. Bir yanda anakarada kriptoyu yasaklarken, diğer yanda Hong Kong’u bir kripto merkezi haline getirme çabaları sürüyor. Bu durum, Çin’in kripto varlıklara karşı tutumunun tamamen reddedici değil, stratejik ve pragmatik olduğunu gösteriyor.
Verilere göre Çin, yaklaşık 190.000 BTC ile dünyanın en büyük ikinci ulusal Bitcoin rezervine sahip. Bu gerçek, ülkenin kripto politikalarında daha karmaşık ve ikircikli bir yapı benimsediğini ortaya koyuyor. Gelişmeler, kripto düzenlemeleri, varlık yönetimi ve hukuki süreçler açısından uluslararası düzeyde yeni tartışmaların kapısını aralıyor.